Tuesday, May 14, 2013

Kaybedenler Kulubu


Cocuklugumdan kalma bir aliskanliktir; sevdigim, deger verdigim seyleri kolay tuketmem, sabirla saklarim en uygun vakit gelene dek. Bu cok sevdigim bir cikolata da olabilir, ilgimi ceken bir film de, beraber yapilmasi hedeflenen bir aktivite de...

Kaybedenler Kulubu de tam olarak bu sinifa giren bir filmdi benim icin.
Hem en begendigim iki insanin [Nejat Isler ve Yigit Ozsener] oynamasi, hem "isvec'ten donunce beraber izleriz" sozu, bana biraz "Tutunamayanlar"i cagristirmasinin etkisini de eklersek filmin degeri iyice katmerlenmisti. Ta ki gecen cumaya kadar :)


Artik vakti gelmedi mi Arzu?!
Kac zamandir komodinimin ustunde bekleyen minik "snickers" ve ozenle hazirlanmis kahve esliginde, "bugun gunlerden Kaybedenler Kulubu" diyebildim.



Aslinda hersey bu video'yu bulmamla baslamisti... 
Gecen yil bu vakitler, gozumden enfeksiyon kapinca pilimi pirtimi toplayip Istanbul'a donerken, moral kaynagi, yol arkadasi olmustu bana. Halen de canim sıkıldıkca acar, izlerim.



Film, 90'li yillarda Kent FM'de, Kaan ve Mete isimli iki kafadar tarafindan yayinlanan bir radyo programindan uyarlanmistir. 2011 yilinda Tolga Ornek yonetmenliginde yayinlanmis, senaryosunu Tolga Ornek ve Mehmet Ada Oztekin beraber yazmislar. [IMDB Linki]

Radyo programinin tarzi oldukca farklidir. 
Biri kitaplari satmayan bir yazar, oteki bar sahibi koleksiyoncu bir zengin olan iki yakin arkadasin, sanki kimse dinlemiyormuscasina yaptiklari sohbetler ilk etapta kimsenin dikkatini cekmez. Fakat her nasilsa program birden populer olmaya baslar. "Kaybedenler Kulubu" yeni bir akim haline gelmistir, adeta. Cogu zaman, oldukca belalti olarak nitelendirilebilecek tarzda yayin yaptiklarindan RTUK tarafindan uyarilar alirlar. 

Film bu radyo programi, Mete, Kaan, Kaan'in barda tanisip asik oldugu Zeynep [Ahu Turkpence] ve cevresindekiler uzerine kuruludur. 

Aslinda, bu program sayesinde kendini "kaybeden" olarak hisseden bircok insanin varligina, onlarin bir sekilde sese, cesarete burunmelerine sahit oluyoruz. Bir sekilde telefonla yayina baglaniyorlar ya da kendileri gibi dusunen, ayni acilari ceken baskalarinin oldugunu isitiyorlar radyolari basinda. Neticede o acilar diniyor mu? Belki hayir, ama en azindan kendilerini ifade etmis oluyorlar.
Dogru zamanda, dogru yerde olmamaklardan olusur her zaman hayat.
Belki de buymustur, programa katilan ya da programi dinleyip, medet uman "kaybedenler"i birbirine baglayan ortak kavram.

Filmle ilgili kisisel yorumum; izlerken pek cok kez altini cizmek istedim diyaloglarin. Altini cizemeyince, filmi durdurup not aldim bazi cumleleri. Mesela:

Insan karar vererek asik olmaz. Sadece bir bakar, olmus. 
Oysa bilmiyor ki, sevmek bir An'a ait. 
Yolda olmak, bir hiza sahip olmayi gerektirir. Aksi durum, yolda durmaktir. Durmak sıkıcıdır. 
Yalniz kaldigin o anda, "Ne oldu be? Simdi ne olacak?" diyorsan, kaybedersin sen. Kaybetmissin.


Ikinci kisisel yorumum ise filmin muzikleri, cok isabetli secilmis, hepsi cok cok basarili. Filmin konusundan, genel havasindan rahatsiz olanlar en azindan soundtrack albumune kulak vermeli. Oyle ki Can Gox gibi bir sahsiyeti tanimak, kesfetmek benim icin paha bicilemezdi :)


Kaybedenler Kulubu anlatmakla, yorumlamakla bitmez. Ancak; filmin sonunda Yigit Ozsener'in agzindan duyulan "Kaybedenler Kulubu bitti" cumlesi ve pesinden gelen "MFO-Yalnizlik Omur Boyu" filmin, kaybetmenin ozetidir. 



Film biter bitmesine ya, o son sarki calmaya devam eder kulaklarda, bir muddet el gitmez ekrani kapatmaya...

No comments:

Post a Comment