Sunday, June 2, 2013

Into the Wild

Kabul ediyorum, bende var biraz terslik :)

"Society" diye bir sarki bulup youtube soundtrack listeme eklemistim, kac zaman once. Into the Wild filmine ait oldugunu bile bile dinledim durdum hergun. Eddie Vedder'da nasil bir ses varsa masallah! O kadar ruhuma dokunuyordu ki; bir cuma gecesi artik vakit "Into the Wild" vaktidir dedim.




Muziklerin mukemmel dogaya damgasini vurdugu belgeselvari, harika bir ozgurluk biyografisi...

Evet biyografi. Filmin sonundaki o fotograf karesine kadar bu gercegi bilmiyordum. [bkz. dipnot] Christopher McCandless, varlikli ve hirsli bir ailenin, basarili ogludur. Mezuniyetin ardindan; hesabindaki tum parayi bagislar, kimliklerini kredi kartlarini yakip "toplum"un tum negatifliklerinden kacmayi aklina koyar ve yollara duser. 
Amac "herseyi dogru adiyla anmak", hedef Alaska'dir!



Atlanta'dan baslayan "gercege" ve "dogaya" kacis; Arizona, Kuzey Kaliforniya, Guney Dakota'ya dogru otostop ile devam eder. Sonra, kano ile Colorado Nehri'ni gecip Meksika'ya varir. Daha sonra trenlerde kacak seyahat ederek Los Angeles'a, sonra tekrar otostop ile Imperyal Vadisindeki Slab City, Salton City[Kaliforniya]'ye ulasir. Ve nihayet mucizevi otobus donemi, Alaska!

Bu esnada harika dostluklar edinir Christopher [yeni edindigi ismiyle Alexander Supertramp]. Yaninda calistigi Wayne, hippie cift Jan ve Rainey, Supertramp'e asik olan sarkici genc kiz Tracy, tum ailesini kaybetmis [hatta vedalasirken O'nu evlatlik edinmek isteyen] Ron.

Mesele aslinda birilerinden, bir yerlerden kacmak degil.
Pencereden bakinca gokyuzunu bile goremedigimiz apartman dairelerine tikanip kalmak yerine, soyle bir manzarayi enine boyuna seyredebilmek...



Gercek oksijenle nefes alarak kitap okuyabilmek...



Kuslarla dans edebilmek...



Atlarin kosusuna katilabilmek...


Kisacasi; yapayliktan uzak, gercek dunyayi kesfedebilmek.

Sonu maalesef olumle noktalanan, 2,5 saatlik harika bir Sean Penn filmi.

***

Hafizaya kazinan replikler:

"Onu, habersiz kalmaya katlanacak kadar cok sevdigimi biliyordu." [Carine McCandells, kizkardesi]

"Bagislarsan seversin. 
Ve sevince, Tanri'nin isigi uzerine yansir."

"Ya yüzümde bir gülümsemeyle kollarınıza koşuyor olsaydım o zaman siz de benim şu anda gördüklerimi görür müydünüz?"

"İnsan yaşamının mantık ile yönetildiğini kabul edersek, hayatın olasılığı kaybolur."


***

Ve son olarak; 
"Mutluluk, sadece paylasildigi zaman gercektir."



***

Sonsozu yine Eddie Vedder ile yapalim; Long Nights...


***

dipnot: Hayati bu filme ve ayni isimli kitaba konu olan Christopher, bu macera sirasinda bazi fotograflar da cekmis. Flickr'dan bu fotograflari buldum. Bakmak isterseniz, bakabilirseniz: Flickr-Christopher'in orjinal fotograflari

No comments:

Post a Comment