Monday, September 9, 2013

Bir Eylul Hikayesi: Vurur

Agustos'tan odunc alinmis bir eylul gunuydu.
Guneyin en guneyi, sicagin en sicagi, sarinin en sarisi bulusmus; bugun icin bir araya gelmisti sanki.



"Bu anlamsiz suskunlugun artik bitmesi lazim" dercesine, suratle ilerliyordu araba.
Suskunluktan ote birseyler hakimdi aslinda, araba farkedemedi ilk etapta.
Baska birseyler... Kararsizlik gibi, tutarsizlik gibi, suphe gibi, ozlem gibi, korku gibi birseyler... Bunlarin hepsinden bir tutam karismasiyla olusan duygu bulutunu, surat dagitamayacakti anlasilan.

Usulca fisildadi direksiyon, motora: "Sss suratle cozulecek sey degil, bosa zorlama kendini bu sicakta." "Hissediyorum, beni kavrayisi bile farkli. Baska bir care dusunmeli..." diye seslendi diger ekipmanlara.

Camlar biraz buruk bir ses tonuyla soz aldi: "Yansimalari bile eskisi gibi degil. Yola cikali nerdeyse yarim saat oldu, en ufak bir sevinc piriltisi hissedemedim sag taraftan. Hele ki sol taraftan yansiyanlar beni catlatacak nerdeyse! Gozun biri hic olmadigi kadar mutluluk piriltilari sacarken, digeri celiski bombardimanina tutuyor."

Klima offflamaya basladi. "Hay Allah, ne yapsak ki? Sicaklikla oynasam, ansizin yukseltip alcaltsam bir ise yarar mi? Azicik da olsa yumusar mi ki surucu, birazcik tepki verir mi ki..."

Koltuklarin konusmaya mecali dahi yoktu. En cok onlar uzgundu, en derin onlara sirayet ediyordu bu durum. Direk ten temaslari vardi ne de olsa... Iclerinden yorumlamakla yetindiler. "Eskiden boyle miydi bunlar... Ayni havayi soluduklari vakit, dunya baska bir gezegene donusur. Tum kotu hisler kapi disari itilir, mutluluk ve huzura kalirdi hakimiyet. Acaba nedendir ki..."

Moralleri bozulmustu tum ekipmanlarin. Hepsi kara kara dusunmeye basladi, birlik olup bir hal caresi bulunmaliydi...

Uzun suren fikir teatisinin sonucunu aciklamak, muzikcalara dustu. Ne de olsa ana dusunce ona aitti. "Farkinda misiniz millet?! Neredeyse tek kelime cikmadi agizlarindan. En iyisi ruhlarina hitap edecek bir muzik listesi ayarlayip, akillarini baslarina getirmeli. Ilk parca cok muhim. Alabildigine vurucu olmali, ilk notadan itibaren kalplere sizmali."

Oy birligiyle secilen sarki "Vurur"du. Deniz Arcak'in en vurucu sarkilarindan, yillarin eskitemedigi Vurur.

Deniz Arcak - Vurur

Vurur secilmisti secilmesine ya arabadaki parcalarin atladiklari ufak bir husus vardi. Sarkiyi duyar duymaz bir tuhaf hissetmisti kendini, sol koltuktaki. Pek iyi bilirdi bu sarkiyi. Zaten paramparca olan icimi daha fazla parcalamaya ne luzum var diye dusunerek, tedirginligini dile getirdi: "Lutfen degistirebilir miyiz?"

Bir sonraki sarkiya gecilmesiyle beraber, sus pus oldu ekipmanlar. Ellerinden gelen tek care buydu. Daha ne yapsinlardi? Hayirlisini dilediler yalnizca, boyunlari bukuk vaziyette... 

Listenin her basa donmesiyle birlikte, "Vurur" calinir gibi oldu azicik. Fakat soldaki aklina koymustu bir kere. O sarki calinmayacakti. Nitekim, o sarki bastan sona calinamadi gun boyu, sona eremedi. Belki de bundandir; hikayenin yarim kalisi, sona eremeyisi, Eylul'un sari sicaginin icine hapsolunusu...


***

Bir dokunus ki yarim kaldi
Ateslerin yerini kul aldi
Asirlarin nice yalnizligi
Sanki boynumda asili kaldi

No comments:

Post a Comment