Thursday, September 26, 2013

Kader

"Olesiye ~ Tutkunun Hukmettigi Filmler Seckisi"nden Kader...



Zeki Demirkubuz'un 97 yapimi Masumiyet'inin 2006'da cekilen baslangic hikayesi. Adeta bu secki icin kurgulanmis, "tutku" kavraminin farkli karakterler uzerinden derinlemesine anlatildigi bir film.

Demirkubuz ilk sasirtmacayi zaman kavrami ile yapmis. Esasinda, karakterlerin genclik doneminde yasananlar anlatilsa da filmin zamani 10 yil oncesine gitmemis, 2006 Turkiyesinde kurgulanmis. 

Filmin dili oldukca sade, hersey oldugu gibi naklen yansitilmis. Ilk sahneden itibaren kendimizi halkin icinde buluyoruz. 2006 Istanbul'unda, orta kesimin agirlikla yasadigi bir mahallede, siradan bir hali dukkaninda... 

***Dikkat! Yazinin devami filmle ilgili detayli bilgiler icermektedir. Benden uyarmasi :)

Esas ikilinin tanismasi bu dukkanda gerceklesir: Ugur ile Bekir
Ayni mahallede yasasalar da birbirinden oldukca farkli iki ailenin iki bireyi, iki genci...
Bekir, pek duzenli bir ailenin ogludur. Babasi, hali vakti yerinde, saygideger bir esnaf. Annesi ise ailesine bagli, dusunceli bir ev hanimi. Keza Bekir de kendi halinde, biraz icine kapali, ailesinin dogrultusunda yasam suren bir delikanli.
Ugur ise oldukca duzensiz bir ailenin kizidir. Carpik iliskiler icinde carpik bir hayata emanet birakilmistir adeta. Babasi yatalaktir. Annesi mahalleden Cevat ile dost hayati surmektedir, tum ailenin ve mahallenin gozu onunde. Kardesi filmdeki en "kader"siz karakter; calistigi kahvehanede kotu muamelelere maruz kalan, bedbaht bir cocuk. Hal boyle olunca, Ugur'un karakteri de olagan disi sekillenmis. Bir yandan hakaretlere ugrayan kardesini korumalidir, diger yandan yatalak babasina destek olmalidir, ote yandan annesinin carpisik iliskiler icinde daha fazla benligini kaybetmemesi icin caba gostermelidir.
Ve tabi Zagor'dan bahsetmemek olmaz. Ugur'un belali sevgilisi, vaktinin buyuk kismini hapishanede geciren, suca "tutku"lu bir delikanli.

Filmin kurgusu "tutku"lar uzerinedir. Farkli karakterlerin iddiali ve bir o kadar zararli "tutku"larinin ic ice gectigi kader orgusunun icinde kayboluyoruz. En etkin iki tutku, filmin basrollerini paylasan Ugur ile Bekir'e ait suphesiz ki. Ugur sevgilisi belali Zagor'a tutkundur. Bekir ise dukkana hali bakmaya gelip, hali almak yerine aklini, fikrini, gonlunu kapip giden Ugur'a tutkundur. Zagor suc islemeye, bilhassa adam oldurmeye tutkun; Ugur'un annesi ise dostu Cevat'a.

Bahsi gecen tutkularin hicbiri masumane degildir ve saplanti boyutuna ulasmistir. Filmden izleyenlere yansiyan en buyuk ders, basli basina budur: Saplantiya donusen tutkularin, ait olduklari kisiler ve cevresindekileri nasil zincirleme bir sekilde etkileyebildigi, mahvedebildigi... 

Bekir, kendi halinde bir esnaf iken bir anda gazino-motel-bar ucgeninde savrulmaya baslamis, karanlik islere bulasmistir. Ailesinin, esinin, bebeginin ne dusundugunu, neler yasadigini umursamaksizin; sehirden sehire, beladan belaya savrulur Ugur'un ugruna. Filmdeki "tutku"lardan en zararli boyutta etkilenen Bekir'in ta kendisidir.

Ugur ise zaten hayata yenik baslamistir, bir nevi kaybedendir. Bu dogrultuda insafsizca bir yasam surer, etrafindaki carpasikliklara inat. Suca tutkun sevgilisi, yeni belalarin neticesinde cesitli hapishanelere surulurken; Ugur da tutkusunu takiben sehir sehir dolasir. Her sehirde pesine dusen Bekir ile tartismalar yasar, Bekir'in basina turlu dertler acilir, sonra yeni bir sehirde bir kez daha... Her defasinda sifirdan baslar, yeni ve birbirinden kotu yasamlar kurmak icin cabalar. Yalniz; her yasantisinda degismeyen iki obje vardir: duvarinda asili duran 2 fotograf. Birisi Zagor, digeri Bekir ile cekilmis.



Ve son sahne herseyin ozetidir aslinda. Tutkusundan derbeder dusmus Bekir aralanan salon kapisina bakar, aglayan bebegini susturmaya calisan Ugur'a dogru. Sonra basini cevirir.

***

Kader, yurek parcalayici bir dram. Hele ki bu tur kaderlerin sadece filmden ibaret olmadigini, benzer yasamlarin oldugunu bilmek daha uzucu. 

Kendiniz izleyip yorumlamanizi, tutkulara iliskin gerekli notlari cikarmanizi dilerim.
Ha bir de, yonunuzu mutluluga cevirecek tutkulara saplanabilmeniz temennisiyle ;)

Iyi seyirler...

***

Filmden bir replik - Bekir: 

Geçen gece çocuk hastaydı. İlacı bitmiş, almak için dışarı çıktım. Sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyoruz. Birden durup dururken içim cız etti. Bi baktım gene aynı karın ağrısı… Öyle özlemişim ki seni, dönerken bir meyhane gördüm. Bi tek içeri girdiğimi hatırlıyorum bir de rakıya yumulduğumu. Arkasından en az dört cigaralık… Sonra gözümü bir açtım karşıdan karlı dağlar geçiyor, bir daha açtım başımda bir çocuk, kalk abi diyor Kars’a geldik. Otobüsten indim yürümeye başladım. Dedim Allahım nerdeyim ben, burası neresi. Sonra güç bela burayı buldum, kapının önünde durup düşündüm. Dedim Bekir, bu kapı ahret kapısı burası sırat köprüsü. Bu sefer de geçersen bir daha geri dönemezsin, iyi düşün dedim. Düşündüm düşündüm, ama olmadı. Dönemedim. Sonra bak oğlum dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi.


***

bkz. Olesiye ~ Tutkunun Hukmettigi Filmler Seckisi

bkz. Masumiyet

No comments:

Post a Comment