Saturday, October 26, 2013

Kelime Dagitmaca


Kac zamandir aklindaydi bu cumle? 
Animsayamadi. Birkac gun mu, dokuz ay mi, uc hafta mi...

En sevdigi keki yerken, spor yaparken, kahkaha atarken, birileriyle sohbet ederken, dahasi uyurken bile aklinin bir kosesinde durmaktaydi. Sanki seferleri durdurulmus bir otobusu israrla bekleyen yolcu gibi, inatla beklemekteydi.

Sadece beklese neyse... 
Yatak basligindaki tahta kurusu misali ince ince kemirip duruyordu beynini. 
Daracik bir sokaktan gecerken arabanin onune dusen kocaman kaya gibi, hastanin koluna bagli serumdaki dugum gibi, konserden az evvel farkedilen kemandaki kopuk tel gibi, bembeyaz koyun surusundeki tek siyah koyun gibi... Her yerde ve herseyde bir tutam vardi bu cumleden. Belki de asil sahibine ulasamamasindan kaynakli bir tedirginlikti cumlenin sebep oldugu. Hani bir komsuya emanet birakilan cocuklarin tedirginligine benzer turden bir tedirginlik, evine ailesine kavusmayi arzulayan cocuklarinki gibi. Her ne sekilde olursa olsun, ait oldugu yere ulasmayi istiyordu.

Yine bu cumlenin fisiltilariyla, munasebetsiz bir vakitte uyanmak zorunda kaldigi bir sabah kararini vermisti. Madem cumle kendiliginden gitmiyordu, onu nazik bir sekilde parcalara ayirip dagitmaliydi. Kalkip hazirlandi. Telefon, cuzdan, kitap, akbil ve anahtarin yanisira parcaladigi cumlenin kelimelerini de yerlestirdi cantasina. Ve ilk gordugu minibuse atladi.

-Bir Uskudar lutfen!

Ilk kelimeden kurtulmustu boylelikle. Bir sonraki duraktan binen yasli teyzeye yer verirken, icten tesekkurune karsilik "rica ederim, bana dua etmeniz kafi" dedi.

Henuz carsiya ulasmadan inmeye karar verdi. Taze bicilmis cimen kokularini icine cekerek yurumek gibisi yoktu. Kosedeki gazete bayisine ugrayip, satilmadigina emin oldugu yabanci bir dergi sordu. Adamin olumsuz yanitina karsilik, tesekkur edip "her ne ise" dedi. 

Biraz ileride iki cocuk ellerinde ufacik cakil taslariyla bir arabaya zarar vermekle mesgulduler. Sessizce daha buyuk olana yanasip, "Yapma ne olursun. Ilerde senin araban olsa, bu yaptigini bir baskasi yapsa hosuna gider miydi?" diye sordu. Cocuk mahcup oldu, kardesini de alip hizlica uzaklastilar.

Bu kelime dagitma isini sevmeye baslamisti. Bir yandan agirligindan kurtulurken, baskalarina da faydasi dokunuyordu sanki. Yolun karsisina gecip ilerlerken, dagittigi ve kalan kelimeleri hesaplamaya calisti. Sadece iki tane kalmisti. 

Henuz kahvalti yapmadigini hatirlayip bir simit almaya karar verdi. Sahilde bir yere oturur, cayla beraber yerim diye aklindan gecirdi. On liradan artan parayi cebine koymaya hazirlanirken gozune bir ihtiyar carpti. Gayet iyi giyimli, yuzunden adeta iyilik ve merhamet okunan bir amca. Onundeki ufak tezgahimsi mukavvaya kalemler yerlestirmisti. Ona dogru ilerleyip bir kalem aldi, henuz cebine yerlestiremedigi bozukluklari uzatti. Fakat amca sadece bir kalem bedeline denk gelen miktari alip, kalani geri uzatti. "Al kizim, bununla bir baskasina daha yardim edersin." Bir yandan bozuk paralari amcaya kabul ettirmeye calisirken bir yandan da son iki kelimeye odaklandi. "Baskasina daha"! Ama nasil olur? Kendince tasarladigi kelime dagitma oyunundaki son dugumu amca cozmustu, bizzat kendisi dile getirmisti. Artik tum kelimeleri dagittigina gore sahile inip keyif yapmaya sira gelmisti. Simitten bir parca kopardi. Cayindan ilk yudumu almadan bogaza dogru uzanip son kez fisildadi: "Bana yaptigin her ne ise, bir baskasina daha yapma ne olursun."

No comments:

Post a Comment