Thursday, June 26, 2014

Azad

ön not:
Nergis Serisi -1: Bir Nisan Hikayesi: Ağrı
Nergis Serisi -2: Mayıs Kuruntuları
Nergis Serisi -3: Azad
Nergis Serisi -4: Keskin Sirke


Ne kadar zamandir boyle bir agirlik ile uyaniyordu kalbinde?

Bilemiyordu Nergis. Oncesini, sonrasini unutmustu sanki.

Yine tuhaf bir huzursuzluk ve can sıkıntısıyla dogrulurken yatagindan, bugunun digerlerinden farkli olacagini sezmisti. Lavaboya gecti. Aynaya bakmaksizin buz gibi suyu yuzune carpmaya basladi. Elinde havluyla yuzunu kurulamaya calisirken, hizli adimlarla mutfaga gecti. Alelacele caydanligin altini yakti. Masaya kahvaltiliklari serpistirdi gelisiguzel bir sekilde. Bir kosu gardrobu acti, eline gelen ilk elbiseyi ustune gecirdi. Mutfaga dondugunde cay henuz demini almamisti ama yine de masaya oturdu. Yalan yanlis birseyler atistirdi. Sapsari caydan bir yudum cekeyim derken agzini hasladi. Bir sinirle geri birakti bardagi. 


Degisik bir cumartesi sabahina merhaba demisti Nergis. Sahi neydi icindeki bu tarifi mumkun olmayan telasin sebebi? Bugun tatil gunuydu ustelik!

***

Zarif Apartmaninda bu kadar erkenci olan tek kisi Nergis degildi. Benzer sekilde Basiret Hala da kan ter icinde uyandi. "Hayirdir insallah" diye tekrarlayarak solugu banyoda aldi. Serin bir dus iyi gelecekti. Yaz sicaklarindan olsa gerek diye dusundu, hararetinin sebebi. 


Cikinca bir nebze olsun rahatlamisti ama yine de uzerinde bir agirlik vardi. La havle cekip cayi koydu. Dunden kalan corekleri ısıtma tavasina yerlestirdi. Aliskanligi oldugu uzere radyoyu acti. Kisik, cizirtili sesiyle Basiret Hala'nin can yoldasiydi, bu dede yadigari radyo. Aksam icin biraz fasulye isladi cinko bir tabaga. Eski toprak olmak boyle birseydi; henuz kahvalti etmeden aksamligi hazirlamaya koyulmak.

***

Ictigi caydan tad alamamak, kotuye isaretti Nergis icin. Canini sıkan birseyler var demekti. Gozden gecirmesi, degerlendirmesi, duzeltmesi gereken bir seyler... Uzun uzadiya dusunmesine de gerek yoktu aslinda. Ruhunu sıkan seyin ne oldugu, gayet asikardi. Yalniz bir turlu kiyamadigindan olsa gerek, dikeni battigi yerden cikarmiyordu. Acisini cekmek pahasina bu dikenle yasiyordu.

Evet. Bugun diger gunlerden farkli olacakti besbelli. Nerdeyse tek catal degdirmedigi kahvaltiliklari buzdolabina yerlestirdi. Mutfagi toparladi ve odasina gecti. Eline bir poset alip, etraftaki dikenleri toplamaya basladi. Hepsini teker teker cikardi battiklari yerden. Ici sizlasa da dikenin verecegi en agir acinin, vucuttan cikarken oldugunu biliyordu. Bu acilarin son olmasini diliyordu.

Herseyi toparladiktan sonra, kapinin arkasindaki askiya takildi gozu. Serhat'in hirkasi. Adeta "geri donus"u sembolize edercesine, kac zamandir bu kapinin ardinda asiliydi. Askidan indirdi. Son bir kez giydi hirkayi, vedalasti ve posete yerlestirdi. Salona gecti. Serhat’in dogumgununde hediye ettigi bir cift Hint bülbülünün yasadigi kafesi aldi. Bir elinde dikenler poseti, digerinde kus kafesi oldugu uzere apartmanin onune cikinca, artik daha derin nefes alabildigini hissetti. Gunesin daha parlak, agaclarin daha yesil oldugunu.

***

"Ben artik hazirim" nidalari yukselince caydanliktan, ocagin altini kisti Basiret Hala. Raftan bir cam bardak indirdi, doldurdu. Artik pilavi da aksam hallederdi, hele bir iki lokma birseyler atistirsindi. Bir yandan cayini yudumlarken, bir yandan da yarim yamalak isinmis coreklerden yemeye basladi. Arka fonda, ince bir ses yayiliyordu radyodan. Fakat her nedense, Basiret Hala sarkilari duyamiyordu bu sabah. Kulagina ulasmalarina ragmen, kalbine erisemiyorlardi. Cunku; kulaginda, kalbinde, beyninde cinlayan baska bir ses vardi. Daimi ve rahatsiz edici bir ses.

Henuz cayini bitiremeden kalkti sofranin basindan. Corekler mi bozulmustu, yoksa agzinin tadi mi yoktu? Bilemedi. Masayi topladi, bulasiklari halletti. Hersey gayet duzenli ve olmasi gerektigi gibiydi. Fakat, bu sabahi digerlerinden farkli kilan birsey vardi. Kafasini kurcalayan, kulaklarini dolduran sesin kaynagina dogru ilerledi. Yatak odasina gecti. Basucundaki komodinin ilk cekmecesini acti.

Evet, burdaydi daimi sesin kaynagi. Yillar once gittigi yerden donmeyen Namik’in köstekli saatinin tik-taklariydi Basiret Hala’nin kulaklarinda uguldayan. Namik’in bir daha asla donmeyisine inat, bu saat ritmini korumaya devam etmisti yillardir. Etmisti etmesine de artik yetmez miydi? Hemen hemen her gun eline aldigi, almasa bile varligini hissettigi saati cantasina atti Basiret Hala. Bir elbise gecirdi ustune ve bu sefer kapiyi bacayi kontrol etmeksizin yola dustu.

***

Yol yapimindan kaynakli hafif trafige bile tahammul edemeden, musade isteyip atladi minibusten Nergis. Kosar adim ilerlerse daha cabuk varacagini dusundu. Evsizler Yurdunun tabelasina varinca once bir durdu, elindeki poseti tekrar kavradi ve kapiyi itip iceri girdi. Ufak bir sohbetin ardindan danismadaki kiza poseti teslim edip, disari cikti. Elindeki kafesten gelen kus civiltilari esliginde yurumeye basladi.

***

Henuz ogle sicagi bastirmamisti Basiret Hala handaki antikaciya vardiginda. Rahmetli babasinin arkadasiydi emektar antikaci. Kapida Basiret Hala’yi gorunce gulumsedi. Kisa bir hal hatir muhabbetinin ardindan, cantasindaki saati cikarip ustaya uzatti. Uzun zamandir boyle nadide bir parcayi eline almamisti antikaci, adeta gozleri parladi. Ustanin yuzundeki gulumseme yerini endise bulutlarina birakti bir sure sonra.

-“Hayirdir Basiret kizim, aksi giden birseyler mi var? Boyle nadide bir parcayi elinden cikarmak istedigine gore…”
-“Ahh ne kadar dusuncelisiniz. Durum dusundugunuz gibi degil. Evde tek igne koyacak yer kalmadi. Bu sebepten, eskileri elden cikarmaya karar verdim.”

Usta, bu aciklamadan pek tatmin olmasa da saatin ederini odedi Basiret Hala’ya. Daha sakin bir zamanda cay icmek icin de mutlaka ugramasini tembihleyip, sokaga kadar gecirdi.

Cantasindaki, kulagindaki, aklindaki tik-taklar; simdi yuklu bir miktar paraya donusmustu. Sabah kararlastirdigi uzere Cocuk Esirgeme Kurumu’nun yolunu tuttu. Yonetim odasinin aralik olan kapisini tiklatti: “Gunaydin, ben bagis yapmak istiyordum.”

***

Tik-taklardan kurtulduguna gore guzel havanin tadini cikarmak istedi Basiret Hala. Gencligindan beri en sevdigi mekan olan Cengelkoy sahiline indi. Her zaman oturdugu banka dogru yoneldiginde elinde kus kafesiyle oturmakta olan genc kiza dikkat kesildi.

-“Nergis! Kizim merhaba. Ne isin var senin burada?”
-“Aaa halacigim! Seni gormek ne guzel surpriz! Oturmaz misin?”


Bir muddet yan yana oturup denizi seyrettiler. Ikisi de derin dusuncelere dalmislardi besbelli. Belki de bu sebeptendir, tek kelime cikmadi agizlarindan. Yarim saat kadar suren sessizligi bozan Nergis oldu.

-“Basiret Hala, bana eslik etmek ister misin?”
-“Tabi isterim. Ne konuda Nergiscigim?”
-“Bu kuslari ucurmak konusunda.”


Gozleri parladi Basiret Hala’nin. Az once kurtuldugu tik-taklarla bu kus kafesinin bir ilgisi olmaliydi. Yasanan hersey baska birseylerle ilgiliydi, demek ki. Alinan her nefes, dokulen her gozyasi damlasi bosuna degildi, demek ki.

***

Kuslari da azad ettikten sonra, ikisini de tarifi mumkun olmayan bir huzur kaplamisti.

-“Nergisim, su kosedeki pastanenin ay corekleri harikadir. Hadi tazesinden alalim, evde sana bir de tarcinli cay demlerim. Gercek lezzet neymis, ogrenirsin!”
-“Son zamanlarda aldigim en guzel oneri bu olmali! Hemen gidelim halacigim.”


Banktan kalkip, kol kola girdiler. Artik ikisi de oldukca huzurluydu, azad ettikleri kuslardan bile daha ozgur. Pastaneye dogru ilerlerken; baslari daha dik, gonulleri daha ferahti.

Nelly Furtado - I am like a bird

***

Fotograf: Arzu Fatma Dogan
Bursa Feribotu
Subat 2010

2 comments:

  1. Harika bir öykü serisi bu :) Bayildim kalemine sağlık... Herkesin ufak tefek de olsa var sanirim dikenleri Nergis kurtulmuş ne mutlu ona :) Peki Temmuz'da ne olacak acaba? :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Cok tesekkur ederim :)
      Temmuz'u ben de bilmiyorum henuz. Takdir-i ilahi ;)

      Delete