Tuesday, May 19, 2015

Film Meydan Okuması # SON, The END, El Fin, Fine, Das Ende

Bir meydan okumanın daha sonuna geldik. 
Başlıkta da yazdığım gibi; SON, The END, El Fin, Fine, Das Ende.

Daha önce de söylemiştim, yoğunluklardan günü gününe yazamadım [En azından şarkı meydan okumasındaki gibi], bu nedenle de çok içime sinmedi. Artık olduğu kadar. Buradan bir kez daha Zihnin Arka Sokakları'na kocaman teşekkürler. Öncülük edip, böyle güzel bir blog aktivitesine ev sahipliği yaptığı için ;)

Gelelim son soruya; 30. Gün: En sevdiğiniz film hangisi?

Kaç gündür o kadar düşündüm, taşındım. Mümkün değil, tek filme indirgeyemiyorum. Daha doğrusu yorumsuz değerlendiremiyorum filmleri. Benim için play/pause/stop tuşları arasında geçen zaman ya da sinemaya gidip, bir bilet alıp, öylece koltuğa kurulup, ekranda "bitti" yazısını görene kadar vakit öldürmek değil ki bütün mesele... O gün kendimi nasıl hissediyordum, yanımda kim vardı, başım mı ağrıyordu, öncesinde/sonrasında mutlu bir haber mi almıştım, aktör/aktris/yönetmen/senarist önceden beğenimi kazanmış kişiler miydi... falan filan. Her biri başlı başına etkileyici unsur :)

Bu soruyu düşünürken, kendi geçmişimi film şeridi gibi gözümün önünden geçirdim. Benden bir kuşak büyük kuzenlerimin etkisiyle gerilim/korku türü ile başlayıp, hayatıma giren her yeni insanla ve her geçen gün değişen beğenimle genişleyen kocaman bir yelpaze. 









Bir zamanlar Testere serisinin müdavimiydim. Nasıl oldu da meydan okuma boyunca değinmedim! Final yapınca, "artık hiç birşey eskisi gibi olmaz" demiştim. [Nitekim öyle de oldu :P] Sonra Fransız, İspanyol Sinemalarıyla tanıştım. İzlediğim bazı filmler sonrası; "artık bir müddet yeni film izleyemem" dediğim olmuştu. Sonra biraz İran Sineması ve çokça yeni nesil Türk Sineması ile haşır neşir oldum. İzlediğimin ertesinde uykularım kaçtığı filmler gördüm. Pazar sabahları erkenden uyanıp mutfak masasına oturup izlediklerimle ilgili bir şeyler yazarak, ancak etkisinden kurtulabildiklerim... "Hayatta gülmek için de sebepler varmış" dedirten Hint Sinemasını da atlamamalıyım. 

Şimdi söyler misiniz, nasıl karar vereyim? :)

En iyisi güzel bir şarkı ile noktalamak. 
Hem Yann Tiersen'sız, Amelie'siz Film Meydan Okuması olur muymuş hiç!? 

Yann Tiersen - Les Jours Tristes

8 comments:

  1. güzel soundtrack güzel veda :D

    ReplyDelete
    Replies
    1. Teşekkürler :) Senin vedan da gelmiş, hemen gelip bakıyorum...

      Delete
  2. Ürkütücü bir seriydi Testere :) Kuklayı görünce istemeden gülümsedim. Viyana'da bir oyuncakçıdan az daha oyuncağını alıyordum :D

    ReplyDelete
    Replies
    1. Aah keşke alsaymışsın Jigsaw'cuğu :)

      Delete
  3. Aa sen de yann tiersen seviyo muydun yaşasın bir ortak yön daha ! :)
    Testere serisinin hepsini izlemedim ben biliyo musun daha doğrusu izleyemedim :D durduk yere bissürü kan bir sürü gerilim zaten iş güç uğraşıyoruz bi de boşuna gerilmiyim dedim :P
    Meydan okumayı bitirdim diye meydanlaı boş bırakmaa sakın yazılarını bekliyoruzz :) görüşürüüzz

    ReplyDelete
    Replies
    1. Hoşgeldin Mari ;) Severim tabi sevme mi?!
      Testere yoruma dayalı bir seriydi. Tanıdığım bir çok insan senle aynı görüşte :)
      Az kaldı, Haziran'da süper bir dönüş planlıyorum inş ;)

      Delete
    2. Temmuza gircezz amaaa bak nerdesinnn :) ben de sana hoşgeldin demek istiyorum artık :D

      Delete
    3. Maricim hoşgeldin, ne iyi ettin ;) Hoşbuldum'u burdan diyim şimdilik :) umarım uğur getirir bu yorumun. Çok teşekkürler!

      Delete